Regülasyonun hakim olduğu 2013’te e-ticaret siteleri çok büyük bir gerçekle nihayet yüzleşti…
Bu gerçek; E-ticaret yani elektronik ticaret dediğimiz şeyin “elektronik” kısmını bir şekilde herkesin
kotarabildiği, ancak “ticaret” dediğimiz şeyin aslında herkesin yapabileceği/yapmaya uygun olduğu
bir şey olmadığı gerçeğidir.
Yakın zamanda bir çok e-ticaret sitesinin sürpriz şekilde kapandığını gördük ve daha büyük sürprizlerle de karşılaşacağımızdan emin olabilirsiniz. Çok kısa süre içerisinde 20-30 Milyon TL’den fazla bütçeyi fiyatlara basıp tüm piyasanın kar marjı dengelerini alt üst etmek belki kısa zamanda adınızdan çok söz ettirir ancak, aynı parayı o firmanın çatısından aşağı saçmak emin olun daha çok söz ettirir. Sonucuna baktığınızda elde kalan şey aynı, kapatma kararı… En azından çatıdan saçmak daha eğlenceli, daha kolay ve daha zahmetsiz… Diğer türlü bir sürü çalışanın kariyer hedeflerini, ümitlerini, bir sürü tedarikçinin üstünüze yapılan yatırımlarını, emeklerini bir anda ziyan etmiş oluyorsunuz.
Neticede olan Türk e-ticaretine oluyor. Bir gün bas bas bağıran bir reklamda bir e-ticaret sitesinin reklamını görüyorsunuz, inceliyorsunuz, güveniyorsunuz sonra bir gün bir bakıyorsunuz ki o sitenin anasayfasında “heyecanla çıktığımız bu yolda, sular kesildi, yan yattık, çamura battık” yazısı…Bu şekilde giderse belli bir süre sonra reklamlarda Amerika Başkanı’nı bile oynatsanız, son kullanıcı size güvenmeyecek ve gidip fiziki mağazalardan “güvenli” bir şekilde dokunarak almaya devam edecek.
Her 5 internet kullanıcısından 1 ‘i e-ticareti kullanıyor. Peki diğer 4’ünün karşısına hiç mi banner, reklam,cazip bir offer vb. çıkmıyor? Tabiki çıkıyor ancak zaten kırılgan olan güven sorununu yukarıda saydığım bu durumlar tetikliyor. Ondan sonra karşımıza şu analiz çıkıyor, “internetten yayınlananbannerlara olan ilgi internet kullanıcılarının %8’i imiş! ”… Biz bu geri kalan 4 kişiyi “internet vallahi güvenlidir” diye ikna etmeye duralım, arka tarafta kredi kartını internete hiç değdirmemiş onmilyonları aşan daha büyük, ezici bir kitle var. En azından bu kitleye hazır olmak amacıyla sektör olarak daha dikkatli olmamız gerektiğine inanıyorum.
Banka taksitlerinin , kredi kartı limitlerinin sınırlanacağının konuşulduğu ama aynı zamanda en fazla banka puan kampanyasının yapıldığı bir 2013 yılı geçirdik. Piyasada olmayan marjların üstüne bir de son kullanıcıya verilen banka puanları sektörü kar marjı olarak çok zorladı. Bir çok e-ticaret firması hatta kargo firmaları eskiden hiç konuşmadığı bir şeyi konuşuyor “karlılık”…
Çok çekişmeli bir yılı geride bıraktık, gidenler oldu, gidecekler olacak, ancak geriye sadece aşağıdakilerkalacak.
*Hali hazırda olan müşterisine daha iyi, daha konforlu hizmet sunmaya çalışanlar,
*Kargo ,Kredi kartı komisyonu masraflarını minimize edenler,
*Ofis giderlerinde aşırılığa kaçmayıp, işinin çapı nispetinde ofislerini büyütenler,
*Personel istihdamı konusunda , business ı yazılım süzgecinden geçirip, kalan ihtiyacı istihdamedenler.
*Marketing bütçelerini tabu haline getirmeyip her ayın kendi dinamiklerine göre tekrar revize edenler.
*Belli bir penetrasyona ulaşmış firmalar için hedefin daha çok penetrasyon mu, yoksa karlılık mı olduğuna karar verilip stratejisinin ona göre belirleyenler.
*Software development kaynaklarını doğru yönetenler.Sırf yeni teknolojiyi takip etmek yerine kendi bünyesindeki son derece gerekli geliştirmeleri es geçmeyenler.
Son Yorumlar